İklim Değişikliği Riskleri ve Sonuçları - SG Sera Gazı ve İklim Yönetim Danışmanlığı

İklim Değişikliği Riskleri ve Sonuçları

İklim değişikliğinden zarar görebilirlik, bir topluluk ya da sistemin fiziki coğrafyaya ilişkin ekolojik ya da sosyo-ekonomik iklim değişikliği geriliminden ve baskısından etkilenmesidir. İklim değişikliğine uyum ise genel olarak, iklim değişikliğinin zararlı etkilerini azaltmak ve olası yararlı fırsatları değerlendirmek amacıyla beklenen iklim değişikliğine ve iklimsel değişkenliğine karşı hazır olmak için önceden yapılan uyarlama düzenlemelerini kapsar.

İklim değişikliği bazı bölgelerde daha düşük kayıplara yol açabilirken, dünyanın bazı bölgelerinde değişen tehlike kalıpları ve iklim değişikliğinden kaynaklanan yüksek kırılganlık seviyelerinin genel kayıpları daha da arttırması beklenmektedir. İklim değişikliği, afet risklerinin altında yatan nedenlerden biridir. Deniz seviyesinin yükselmesi, artan sıcaklıklar, okyanus asitlenmesi, buzulların geri çekilmesi, tuzlanma, toprak ve orman bozulması, biyolojik çeşitlilik kaybı, çölleşme ve aşırı hava olayları gibi durumları etkilemektedir.

İklimin değiştiği açık olsa da, tam olarak nasıl ve ne kadar değişeceği konusunda halen belirsizlikler vardır. İklim bileşenlerinde yaşanacak değişiklikler, atmosferdeki sera gazı seviyesine ve küresel/yerel ortalama yüzey sıcaklıklarının sera gazlarındaki artışa verdiği cevaba bağlıdır. Belirsizlik durumunu ele almanın bir yolu da; iklim değişikliği bileşenlerindeki olası değişiklikleri tanımlamak için, iklim değişikliği senaryolarını ve projeksiyon modellerini kullanmak, tehlike ve risk değerlendirmelerinde farklı iklim değişikliği senaryoları için risk seviyelerini belirlemektir.

Küresel iklim değişikliğinin bir sonucu olarak; Türkiye, çölleşme, artan hidro-meteorolojik afetler ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi sorunlarla başa çıkmak zorundadır. Uzun yıllar değerlendirmesi genel anlamda söz konusu olduğunda, Türkiye’de en sık yaşanan doğal afetlerin deprem, fırtına, sel, kuraklık ve orman yangını olduğu görülmektedir.

Bu afetler, neden oldukları can kayıplarının yanında ekonomik, sosyal ve çevresel kayıpları da beraberinde getirmekte ve her yıl Türkiye’nin Gayri Safi Milli Hasılası’nın (GSMH) %3’ü oranında doğrudan ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Dünya genelinde afet risklerinin azaltılmasını desteklemek için mali analizler geliştirmek, afet risklerinin azaltılması programlarını destekleyen uygun bütçeleri belirleme ihtiyacıyla daha da karmaşık bir hale gelmektedir.

Bu tür programlar genellikle, her biri farklı bir kuruluş veya bakanlığın yetki ve sorumluluk alanının içinde kalan ve aralarında farklı seviyelerde eşgüdüm bulunan ulusal stratejiler içerisinde yer almaktadır. İklim değişikliği karşısında alınacak önleyici tedbirler kısa vadede hemen etkisini göstermese bile, bu konuda yapılacak yatırımların gelecek 10-20 yıl içerisinde etkili olması beklenmektedir.

Günümüzde giderek tüm dünyanın gündemini oluşturan iklim değişikliği olgusu ve sonuçlarının nasıl birer afete dönüştüğü bu çalışmanın çıkış noktasını oluşturmuştur. Çalışma kapsamında iklim değişikliğinin neden olduğu afetlerin sonuçları ile ilgili olarak gerek dünya genelinde gerekse Türkiye özelinde değerlendirmeler yapılmıştır.

İklim değişikliğinin bir sonucu olarak etkileri giderek artan hidro-meteorolojik ve klimatolojik doğal afetler genel anlamda ele alınarak açıklanmış, deprem ve diğer afetlere ait detay bilgiler kapsam dışında tutulmuştur. Ancak son dönemde deprem ve diğer jeolojik kaynaklı afetlerle iklim değişikliği arasındaki bağlantıları ortaya koyan çalışmaların giderek arttığını belirtmek yerinde olacaktır. 

Dünyada İklim Değişikliği Riskleri ve Sonuçları 

Doğal iklim değişikliği ve insan kaynaklı iklim değişikliği, bazı aşırı hava ve iklim olaylarının sıklığını, yoğunluğunu, mekânsal kapsamını ve süresini etkilemektedir. Etkilenen insan toplumu ve ekosistemlerin zarar görebilirliği, kırılganlığı, etki ve felaketlerin olasılığını belirlemek için bu olaylarla etkileşime girer. Doğal tehlikelerin yanı sıra iklim değişikliğine maruz kalma sürecinde de farklılaşmalar görülebilir.

İklim değişikliği bazı bölgelerde daha düşük kayıplara yol açabilirken, dünyanın bazı bölgelerinde, değişen tehlike kalıpları ve iklim değişikliğinden kaynaklanan yüksek kırılganlık seviyelerinin genel kayıpları daha da arttırması beklenmektedir. 

IPCC, tropik siklon aktivitelerinde yoğunluk, sıklık ve süre bakımından yapılan uzun vadeli (yani 40 yıl veya daha fazla) gözlemlerden elde edilen verilerin, günümüzde iklim değişikliğinin artan etkileri nedeniyle yeterli olamayacağını ifade etmiştir. Tropikal siklon rüzgârlarıyla ilişkili uzun dönemli gözlemlerle öngörülen riskin, 2055 yılına kadarki süreç için ortaya konan iklim değişikliği senaryoları kullanılarak daha yüksek etkilerde olacağı tahmin edilmektedir.

Başlıca iklim değişikliği riskleri ve etkileri:

  • Atmosferdeki nem değişimi
    • Taşkın (deniz, nehir)
    • Yoğun yağış
    • Su tablası seviyelerindeki değişiklikler
    • Toprak kimyasındaki değişiklikler
    • Yer altı sularındaki değişiklikler
    • Nem döngülerindeki değişiklikler
    • Islaklık süresinin artması
    • Deniz tuzu klorürleri
  • Sıcaklık değişimi
    • Gün içi, mevsimsel, aşırı olaylar (sıcaklık dalgaları, kar yüklemesi)
    • Donma- ergime zamanlarında değişiklik, buz fırtınaları ve ıslak donda artış
  • Deniz seviyesinde yükselme
    • Kıyı taşkını
    • Deniz suyu baskını
  • Rüzgâr
    • Rüzgâr kaynaklı yağmur
    • Rüzgârla taşınan tuz
    • Rüzgârla taşınan kum
    • Rüzgâr, fırtına ve yön değişiklikleri
  • Çölleşme
    • Kuraklık sıcaklık dalgaları
    • Su tabakasında düşme

Türkiye’de İklim Değişikliğinin Neden Olduğu Doğal Afetlerin Durumu 

Bugünkü iklim koşulları altında Türkiye yüzölçümünün yaklaşık %70’lik bölümü farklı derecelerde yıllık su açığı bulunan yarı kurak – kurak çayır, nemli ve yarı nemli arazilerden oluşmaktadır. Ülkemizin arazisinin yaklaşık yarısında, yıllar arası değişkenlik fazlaca görülmekte; kuraklık, aşırı yağış, dolu, taşkın ve seller gibi hava ve iklim aşırılıkları ile nitelendirilen subtropikal yazlar ve kurak-çok sıcak Akdeniz iklimi etkili olmaktadır.

Günümüzde yapılan birçok iklim modeli sonuçlarına göre Türkiye’de gelecekte önemli ölçekte iklimsel değişiklikler görüleceği ve bu değişikliklere bağlı olarak meteorolojik afetlerle karşı karşıya kalınacağı öngörülmektedir. İklim değişikliğinin toplum üzerindeki en önemli etkileri ise su kaynakları ve tarım üzerine olan etkiler olacaktır.

İklim değişikliği etkilerini azaltım ve iklim değişikliğine uyum, kayıp ve zarar azaltımı, envanter, finans, teknoloji geliştirme ve transferi, kapasite oluşturma ve hava yönetimi etkileri gibi yapılması gereken işin, belirli yönlerini ele alan çeşitli çalışma grupları vardır. Çalışmalar, Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi (2010-2020) ve Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı (2011-2023) çerçevesinde devam etmektedir.

Su kaynakları yönetimi, tarım politikası, afet yönetimi, orman politikası, kamu sağlığı, kapasite geliştirme faaliyetleri, bilinçlendirme çabaları, etki ve güvenlik değerlendirmesi konularında adaptasyon çalışmaları planlanmıştır.