Küresel İklim Politikaları - SG Sera Gazı ve İklim Yönetim Danışmanlığı

Küresel İklim Politikaları

Küresel iklim değişikliğine karşı uluslararası iş birliğinin çerçevesi üç uluslararası anlaşma etrafında şekillenmiştir. Bunlardan ilki rejimin temel amacını, normatif yapısını, ilkelerini, kural ve kurumlarını belirleyen BMİDÇS’dir. 1992’de Rio de Janeiro’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılan Çerçeve Sözleşme 1994’te yürürlüğe girmiştir.

Küresel İklim Politikaları Uluslararası iş birliğinin genel çerçevesini çizen Sözleşme taraf devletlere bağlayıcı sera gazı emisyonu azaltım yükümlülüğü getirmemiş, bunu Sözleşme altında daha sonra kabul edilecek hukuki düzenlemelere bırakmıştır. Buradan yola çıkarak 1995’teki ilk Taraflar Konferansı’nda (COP1) Sözleşme altında gelişmiş ülkeler için bağlayıcı emisyon sınırlandırma ve azaltım ödevleri içeren bir protokolün müzakereleri başlatılmıştır.

İkinci iş birliği çerçevesi olarak 1997’de Kyoto’da 3. Taraflar Konferansı’nda sonuçlandırılan müzakereler sonunda Kyoto Protokolü kabul edilmiştir. Şubat 2005’te yürürlüğe giren Protokol, Sözleşme’nin EK-I listesindeki gelişmiş ülkeler için 2008-2012 yılları arasındaki ilk yükümlülük döneminde geçerli olmak üzere sayısallaştırılmış kolektif ve ulusal emisyon azaltım yükümlülükleri koymuş, azaltım yükümlülüklerini yerine getirmede başvurabilecekleri esneklik mekanizmaları olarak adlandırılan uygulama araçlarını oluşturmuştur.

İklim değişikliğiyle mücadeleye dönük uluslararası iş birliği rejiminin üçüncü aşaması olan Paris Anlaşması ise Sözleşme rejiminin üzerine kurulmasına ve hem Sözleşme hem de Kyoto Protokolü’nün pek çok unsurunu yansıtmasına rağmen, Sözleşme-Protokol rejiminden büyük ölçüde ayrılmıştır.

İklim rejiminin altyapısını oluşturan ve işbirliğinin temel kurallarını koyan Sözleşme’nin en belirgin özelliği, ‘Ortak Fakat Farklılaştırılmış Sorumluluklar ve Göreli Yeterlikler İlkesi’ni (Common but Differentiated Responsibilities and Respective Capabilities/CBDR-RC) operasyonel hale getirmek üzere taraflar arasında yükümlülüklerine göre yapılan ayrımdır. Sözleşme iklim değişikliğindeki farklı sorumluluklarını esas alarak taraf ülkeleri yükümlülük türleri açısından üç ayrı grupta sınıflandırmıştır. Bu sınıflandırma Sözleşme’nin eklerinde düzenlenmiştir.

Paris Anlaşması 2011’de başlatılan müzakere sürecinin sonunda 2015’te Paris’te toplanan 21. Taraflar Konferansı’nda (Conference of the Parties to the United Nations Framework Convention on Climate Change/COP21) kabul edilmiştir. 22 Nisan 2016’da imzaya açılan Anlaşma aynı gün BMİDÇS’ye taraf, Avrupa Birliği (AB) dahil 178 devlet tarafından imzalanmıştır.

Yürürlüğe girmesi için gerekli olan küresel sera gazı emisyonlarının %55’inden sorumlu 55 Sözleşme tarafı devletin onaylaması koşulunun, Sözleşme ve Kyoto Protokolü’ne göre çok hızlı biçimde sağlanmasının ardından Anlaşma, kabul edilmesinin üzerinden bir yıl geçmeden 4 Kasım 2016’da yürürlüğe girmiştir.

İklim rejiminin altyapısını oluşturan ve iş birliğinin temel kurallarını koyan Sözleşme’nin en belirgin özelliği, ‘Ortak Fakat Farklılaştırılmış Sorumluluklar ve Göreli Yeterlikler İlkesi’ni (Common but Differentiated Responsibilities and Respective Capabilities/CBDR-RC) operasyonel hale getirmek üzere taraflar arasında yükümlülüklerine göre yapılan ayrımdır. Sözleşme iklim değişikliğindeki farklı sorumluluklarını esas alarak taraf ülkeleri yükümlülük türleri açısından üç ayrı grupta sınıflandırmıştır. Bu sınıflandırma Sözleşme’nin eklerinde düzenlenmiştir.

Buna göre, 1992’de OECD (Organisation for Economic Co-Operation and Development/ Ekonomik Kalkınma İş birliği Örgütü) üyesi olan ülkelerle geçiş ekonomisi ülkelerinin yer aldığı EKI listesindeki taraflar sera gazı emisyonlarını azaltma yükümlülüğü altındadır. O dönemdeki OECD üyesi olan ülkeleri kapsayan EK-II listesindeki taraflar, emisyon azaltımı yanında gelişmekte olan ülkelerin azaltım ve adaptasyon açısından iklim değişikliğiyle mücadele önlemlerini desteklemek üzere mali ve teknolojik yardım yükümlülüğüne sahiptir.

Bu iki listede yer verilmeyen ve EK-I Dışı taraflar olarak anılan grup ise genel olarak gelişmekte olan ülkeleri kapsamaktadır. Tüm taraflar Sözleşme’nin amacı doğrultusunda iklim değişikliği ve etkileriyle mücadelede iş birliği yapma, ilgili raporlama ve bildirim gereklerini yerine getirme yükümlülüklerini ortak olarak üstlenmiştir. Ortak Fakat Farklılaştırılmış Sorumluluklar İlkesi gereği gelişmekte olan ülkelerin raporlama yükümlülüklerinde esneklik tanınmıştır.