
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri IPCC Özel Raporun daha pozitif bir paket mesajı ise, sürdürülebilir kalkınma ve küresel ısınmayı 1.5 °C’de sınırlandırma konuları arasındaki sinerjidir.
Buna göre, 1.5 °C’ye ulaşabilecek birçok yol, insan sağlığı ya da merkezi olmayan yenilenebilir enerji sistemleri gibi yeni teknolojilerin yer aldığı enerjiye erişim benzeri kritik alanlardaki Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine (SDG) ulaşılmasına yardımcı olur. Bu kapsamda raporun 5. Bölümün’ de önemli ve dikkat çekici konular el alınmıştır. Bunlar özetle aşağıdakileri içerir:
- Dünya’daki yoksulluk, eşitlik ya da eşitsizlik ve 1.5 °C daha sıcak bir Dünya’nın eşitlik ya da eşitsizlik üzerindeki yansımaları;
- İklimsel uyum ve sürdürülebilir kalkınma;
- Ör: ÖZEL BÖLÜM: Kurak arazilerdeki ekosistem ve toplumsal temelli uygulamalar.
- İklim değişikliği ile savaşım ve sürdürülebilir kalkınma: Sektörler, gıda güvenliği, açlık, su güvenliği, hava kirliliği ve sağlık, enerji, konutlar, vb.
- 5 °C küresel ısınma düzeyine yönelik sürdürülebilir kalkınma yolları;
- Sanayi öncesi döneme göre 1.5 °C daha sıcak bir Dünya’da, sürdürülebilir kalkınmaya erişim, yoksulluğun ortadan kaldırılması ve sosyal eşitsizliğin azaltılması yolları, vb.
Rapor, iklim değişikliği etkilerinin eşitsiz ya da dengesiz dağılımının, yönetilen bir geçiş için gerekli olan uluslararası iş birliğine yönelik gereksinimleri, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri gibi iklim değişikliği savaşım önlemlerinin olumsuz etkileri ya da yoksul ve etkilenebilir toplumlara olabilecek olumsuz etkilerin düşük kestirebileceği konusunda uyarıda bulunmaktadır.
İklim Değişikliğini Sınırlamak ve Durdurmak
İklim Adaleti için, öncelikle iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarının azaltımı ve kademeli olarak terk edilmesi gerekmektedir. Bu da fosil yakıta dayalı enerji üretiminin kademeli olarak yerini temiz enerji üretimine bırakmasıyla gerçekleşecektir. Var olan verimsiz santrallar kademeli olarak kapatılarak yerlerine güneş, rüzgâr ve diğer temiz yenilenebilir enerji santralları geçirilmelidir.
Yenilenebilir enerji şu an fosil yakıtlardan daha erişilebilir ve makul (feasable) durumdadır. Tek yapılması gereken fosil yakıtlara, özellikle de kömüre yapılan sübvansiyonların kaldırılması ve yenilenebilirlerin önündeki yasal sorunların önyargıların giderilmesidir.
Geriden gelen yoksul Güney ülkelerinin temiz enerjilere, enerji verimliliğine ve temiz üretime geçmesi için, gelişmiş Kuzey’in teknolojik ve finansal desteği önemlidir. Ancak bunlar tamamen sağlanamadığında dahi, Güney, geriden gelmenin avantajını kullanarak enerji ve yaşam tercihlerini değiştirmeye başlayabilir. Daha önce kirletenlerin yolunu izleyerek suç ortağı olmak yerine, temiz tarafta kalmaları ve bu konuda desteklenmelerinin tarihsel bir hak ve sorumluluk olduğunu deklare etmeleri çok daha olumlu sonuç verecektir.
Konuya Türkiye açısından bakacak olursak; tarihsel ve yapısal konumu gereği tam olarak ne Kuzey’in ne de Güney’in belirgin özelliklerini taşımaktadır. Enerji bağlamında coğrafi konumunun ilaveten getirdiği sorumluluklar çerçevesinde, kademeli olarak temiz enerjiye geçebilen bir Türkiye, tarihsel anlamda gelecek kuşaklara olumlu bir miras bırakabilir. Bu doğrultuda, sahip olduğu enerji karması içerisindeki fosil yakıt üretim tesislerini kademeli olarak yenilenebilir enerji kaynaklarıyla değiştirebilen Türkiye, önemli bir adım atmış olacaktır. Bunun yanında enerji verimliliği konusunda adımlar atmak ve bu çabaları dünya kamuoyuna tanıtarak teknolojik ve finansal destekleri talep etmek, bir diğer önemli strateji olarak yerini alacaktır.
İklim Değişikliğine Uyum Sağlamak
Sera gazı emisyonlarını durdurma ve yavaşlatma çalışmaları (ve tabii Yağmur Ormanları gibi karbon yutaklarını koruma ve büyütmeyle birlikte) olmaksızın iklim değişikliği ile mücadele etme imkânı yoktur ancak küresel ısınma 1°C sınırındadır ve emisyonlar bugün kesilse bile atmosferdeki sera gazı ppm değeri bir süre daha artmaya devam edecektir. Bu da, iklim değişikliği ile birlikte yaşama, ona uyum sağlama konusunda kararlı ve sağlam adımlar atılması gerekliliğini kuvvetli bir şekilde göstermektedir.
Her bölgede iklim değişikliği riskleri en iyi şekilde hesaplanıp analiz edilerek risk alanlarının boşaltılması, riskli yerleşim alanlarının korunmasının ve direncinin arttırılmasının yanı sıra kapsamlı ve gerçekçi afet kriz planlamalarının yapılması da mutlak bir zorunluluktur. Bu afet planlamalarının öncelikle toplumun en riskli ve kırılgan kesimleri; kadınlar, engelliler, yaşlılar ve çocuklar göz önüne alınarak yapılması gerekmektedir. Afet uyarı sistemlerinin kurulması, tahliye planları, afet sonrası yardım, hijyen ve salgın hastalıklara karşı alınacak önlemlerin şimdiden planlanması da son derece önemlidir.
Uyum konusunda en önemli alanlardan biri de tarım arazilerinde üretim yapan çiftçilerin iklim değişliği konusunda bilgilendirilmesi ve desteklenmesidir. İklim değişikliğini şimdiden en ciddi şekilde yaşayan ve bu nedenle farkındalığı en yüksek kesimlerden biri olan çiftçilerin iklim değişikliğine uyum konusunda eğitilmeleri, iklim değişikliğine dirençli tür ve zirai bitkilerin saptanması; dirençli yerel tohumların geliştirilmesi ve ekim-dikiminin özendirilmesi; don, sel, yüksek ısı dalgaları gibi aşırı iklim olayları konusunda erken uyarı sistemleri; zirai ilaçlar ve gübreleme konusunda bilgilendirme gibi çok sayıda çalışma alanı mevcuttur. Bu uyum çalışmaları, hem toplumsal olarak alt sosyoekonomik kesimde yer alan çiftçi nüfuslarının iklim değişikliğine karşı adaletli bir şekilde korunması hem ekosistemlerin sağlığının devamı, hem de tarımsal emtiada yaşanacak büyük rekolte düşüşleri ve fiyat artışlarının etkileyeceği kent yoksullarının gıda güvenliği açısından önemlidir.